YıLdız Foruma HoşgeLdiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
YıLdız Foruma HoşgeLdiniz

iyi vakit geçirmeniz diLeğiyLe
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Namaz Hakkında

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
RapunZeL
Süper Moderotor
Süper Moderotor
RapunZeL


Kadın Mesaj Sayısı : 896
Yaş : 33
Nerden : İstanbuL
Lakap : *Tavsan Disli*
Kayıt tarihi : 02/09/08

Namaz Hakkında Empty
MesajKonu: Namaz Hakkında   Namaz Hakkında EmptyPerş. Eyl. 04, 2008 10:40 pm

Namaz Hakkında


Ey
imam, namaza başlarken Allâhu ekber demenin mânâsı şudur: “Allâh'ım,
biz senin huzûrunda kurban olduk.” Kurban keserken Allâhuekber dersin
işte, öldürülmeye layık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir. O
esnada beden İsmail, can da Halîl İbrahim gibidir. Can, bu semiz
bedenin hevâ ve hevesini kesmek için tekbîr getirince Beden
şehvetlerden, hırslardan kurtulur, namazda “Bismillahirrahmânirrahîm”
demekle kurban olur gider. Namaz kılanlar, kıyâmette olduğu gibi,
Allâh'ın huzûrunda saflar halinde dururlar, sorguya, hesap vermeye,
yalvarmaya koyulurlar.
Namazda
gözyaşı dökerken ayakta durmak, kıyâmet günü dirilerek, kabirlerden
kalkıp mahşer yerinde Allâh'ın huzûrunda ayakta durmağa benzer. Cenâb-ı
Hakk; “Sana verdiğim bu kadar mühlet içinde ne yaptın? Ne kazandın, ve
bana ne getirdin?” diyecek. Ömrünü ne ile, ne işlerle, ne gibi
ibâdetlerle, ne iyilikler yaparak harcadın, bitirdin? Sana verdiğim
rızkı, kuvveti, gücü ne ile yok ettin? Gözünün nûrunu nerede tükettin?
Beş duygunu nerelerde kullandın?
Gözünü,
kulağını, aklını, irâdeni, bileğini, arşa ait olan bütün bu
kuvvetlerini, neye, nerelere harcadın da onlara karşılık, bu dünyada
neyi satın aldın? Sana kazma gibi, bel gibi el, ayak verdim. Onları
sana ben bağışladım; onlar ne oldular?” Allâh'ın huzûrunda bunun gibi
derde dert katan yüz binlerce haberler, sualler gelir.
Namazda
kıyamda iken, kula gelen bu sözlerden kul utanır, utancından iki büklüm
olur ruküa varır. Utancından ayakta durmağa gücü kalmaz, ruküda:
“Subhane rabbiye'l-azîm” diyerek Allâh'ın noksan sıfatlardan berî
olduğunu söyler.
Sonra
o kula Hakk'tan ferman gelir; “Başını kaldır da sorulan sorulara cevap
ver.” denir. Kul utana utana başını ruküdan kaldırır; fakat, dayanamaz;
o günahkar, utancından yine yüz üstü yere kapanır.
Ona
tekrar; “Secdeden başını kaldır da, yaptıklarından haber ver.” diye
ferman gelir. O bir kere daha utanarak başını kaldırır ama, dayanamaz
yine yılan gibi yüz üstü düşer.
Cenâb-ı Hakk; “Tekrar başını kaldır da söyle, yaptıklarını kıldan kıla, birer birer senden soracağım” diye buyurur.
Allâh'ın
heybetli hitabı, onun rûhuna te'sir ettiği için, ayakta duracak gücü
kalmamıştır. Bu ağır yük yüzünden ka'deye varır, dizleri üstüne çöker.
Cenâb-ı Hakk ise; “Haydi söyle, anlat.” diye buyurur.
“Sana
nimet vermiştim, nasıl şükrettiğini söyle; sana sermaye vermiştim,
onunla ne kâr elde ettiğini göster.” Kul yüzünü sağ tarafına döndürür,
peygamberlerin rûhlarına ve meleklere selam verir. Onlara niyâzda
bulunur da der ki: “Ey mânâ pâdişahları, bu kötü kişiye şefaat edin, bu
günahkarın ayağı da, örtüsü de çamura battı.” Peygamberler selam veren
kula, derler ki: “Çâre ve yardım günü geçti, gitti. Çâre dünyada
olabilirdi, orada hayırlı işler yapmadın, ibâdet etmedin, öğünler
geçti. Ey bahtsız kişi, sen vakitsiz öten bir horoz gibisin; git, bizi
üzme, bizim kalbimizi kırma.”
Kul
yüzünü sola çevirir, bu defa akrabalarından yardım ister, onlar da ona;
“Sus.” derler. “Ey efendi, biz kimiz ki sana yardım edelim, elini
bizden çek de kendi cevâbını Allâh'a kendin ver.” derler.
Ne bu taraftan, ne o taraftan bir çâre bulamayınca, o çâresiz kulun gönlü, yüz parça olur.
O
herkesten ümidini kesince, iki elini açar, duâya başlar.“Allâh'ım,
herkesten ümidimi kestim. Evvel ve ahir kulunun başını vuracağı,
sığınacağı sensin; senin rahmet ve mağfiretine son yoktur.” Namazdaki
bu hoş işaretleri gör de, sonunda, kesin olarak işin böyle olacağını
anla... Aklını başına al da namaz yumurtasından civciv çıkar, yâni
namazdan mânen yararlan, yoksa dane toplayan bir şey öğrenememiş kuş
gibi, Allâh'ın büyüklüğünü düşünmeden yere başını koyup kaldırma.
Namaz Hakkında Uno014

"Ey
Hak tâlibi can! Önce ambara giren fâreden kurtulma çaresini ara, ondan
sonra buğday toplamaya çalış. Büyüklerin büyüğü olan, gönüllere gönül
kesilen sevgili peygamberimizin; "Namaz ancak kalp huzuru ile tamam
olur." hadisini hatırla da nefisten ve şeytandan kurtulmak için kalp
huzuru ile namaza başla.
Eğer
ambarımızda, hırsız bir fâre bulunmasaydı, kırk yıllık ibâdet buğdayı
nereye giderdi? Her gün azar azar da olsa, candan ve sevgi ile sâdıkâne
yapılan ibâdetlerden, iyiliklerden hâsıl olan iç rahatlığı ve huzur
neden gönlümüzde hissedilmiyor?
Çakmak
demirinden bir çok kıvılcım sıçradı. İlâhî aşkla yanan gönül onları
çekti aldı. Fakat karanlıkta gizli bir hırsız var. Kıvılcımları
söndürmek için üstlerine parmak basıyor. Dünyada mânevî bir çerağ
uyanmasın diye, o karanlıktaki hırsız, kıvılcımları söndürüyor.
Allah'ım,
senin inâyetin, merhametin bizimle beraber oldukça, şeytandan, o alçak
hırsız (nefs-i emmâre)den ne korkumuz olur? Sen, bizimle berâber olup,
bizi korudukça, ayak altında yüz binlerce tuzak olsa da önemi yoktur."
Namaz Hakkında Uno014
"O
kerem sahibi, namazda gizlenmiştir; gönül namazı kılan, kendini
tamamıyla Allâh'a veren kuluna lütuf ve ikramda bulunur! O'nun affı ve
mağfireti günaha şeref elbisesi giydirir de, böylece o günahı
affedilmeye, ihsana, kurtuluşa vesile eyler, sebep kılar!"

Namaz Hakkında Uno014

"Bu namaz da, oruç da, hac da, Allâh yolunda savaş da hep insanın ezeldeki sözleşme inancının şahitleridir."
Namaz Hakkında Uno014
"Ben
namazda Rabbim'e yönelirim; O'nun iltifatına alışmışımdır. 'Namaz
gözümün nûrudur.' sırrı zuhur eder; gözlerim nûrlanır, içim açılır.
Namazda, içimde duyduğum rahatlıktan, mânevî zevkten ötürü rûhumun
penceresi açılır da, oradan vasıtasız olarak Allâh'tan haberler gelir,
ilham gelir. Allâh'ın ilhamı, feyz yağmuru, rahmeti, nûru, ezeldeki
kaynağımdan ve hakîkatimden gelir, penceremden evime girer.
Penceresi
olmayan bir ev, cehennem gibidir. Ey Allâh'ın kulu! Dinin aslı, temeli
mânevî pencere açmak ve oradan tevhîd ve hidayet nûru alarak gönlü,
gözü aydınlatmaktır. Yol açmak için ormana az kazma vur! Sen gel,
himmet kazmasını nefis duvarına vur da gönle mânevî bir pencere aç!"
Namaz Hakkında Uno014
Hürriyet
Allah’a kulluktur. Hür insan, Allah’a kul olandır. Nefsin ve şeytanın
arzuları istikametinde hareket, yaradılış gayesine ters düşmektir.
Nefsin perdelerini aralayıp veya ortadan kaldırıp Hakk’a vuslattır
kulluk, O’nun huzurunda olmaktır. O’nsuz olan anlar köleliktir.
Namaz Hakkında Uno014
Hz.
Mevlâna, “Mihrabı dost cemali olan kimse için, yüz çeşit namaz, yüz
çeşit rüku ve secde vardır” der. Bu konuda Cenab-ı Hak: “Ne yana
dönerseniz Allah oradadır” buyurmuştur. Resulullah da (sav): “Namaz
mü’minin miracıdır.” buyurmuştur.
Kulluk
sadece cesetle değil, gönülle ibadet etmektir. Ezan sesleri kalbimin
mescidine öyle muhrik gelir ki, onun tesiri ile gönül mabedimin kapısı
aşk ateşiyle yanıyor.
Hz.
Mevlâna -kuddise sirruh- insanı Allâh'a vâsıl eden gerçek namaz hâlini
ve bu duyguları namazın dışında da muhâfaza edebilmeyi şöyle anlatır:
"Bize
doğru yolu gösteren, bizi kötülüklerden alıkoyan namaz, beş vakitte
kılınır. Halbuki âşıklar, daima namazdadırlar! O gönüllerindeki aşk,
başlarındaki ilahî sevgi ne beş vakitle yatışır, ne de beş yüz bin
vakitle geçer gider!
"Beni
az ziyaret et!" sözü, âşıklara göre değildir; gerçek âşıkların canları
pek susuzdur! "Beni az ziyaret et!" sözü balıklara uyar mı? Onların
canları, deniz olmadıkça yaşayabilir mi? Bu denizin suyu pek
korkunçtur; ama, balıkların mahmurluğuna göre bir yudumcuktur! Bir an
için ayrı düşmek, âşıka bir sene gibi gelir."
Namaz Hakkında Uno014
Hz.
Mevlâna -kuddise sirruh- Allâh'ın huzûruna boş çıkmamak gerektiğini,
geceleri yarın için hazırlık yaparak geçirmek gerektiğini ne güzel
ifâde eder:
"Dostların
yanına eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzer. Cenab-ı
Hakk, mahşer gününde, halka; "Kıyamet günü için ne armağan getirdiniz?"
diye soracak. Sizi ilk yarattığımızda olduğu gibi, eli boş, azıksız
olarak, tek başınıza muhtaç bir halde geldiniz." diye buyuracak. "Haydi
söyleyin kıyamet günü için, armağan olarak ne getirdiniz?" Yoksa, sizde
dünyadan ahirete dönmek ve Allah'ın huzuruna çıkmak ümidi yok mu idi?
Kur'an'ın kıyamet hakkındaki haberi, size boş mu görünmüştü?
Kıyamet
gününü inkar etmiyorsan, o dostun kapısına böyle eli boş olarak nasıl
ayak atıyorsun? Azıcık olsun, uykuyu, yemeyi içmeyi bırak da Hakk'la
buluşacağın zaman için bir armağan hazırla... Ey Hakk âşıkı, geceleri
az uyuyanlardan, seher vakitleri günahlarının bağışlanmasını
isteyenlerden ol.
Ana
rahmindeki çocuk gibi azıcık oyna, kımılda da sana, nûr gören duygular
bağışlasınlar. Ana rahmine benzeyen, şu sıkıntılı, kasvetli, kederlerle
dolu dünyadan dışarı çıkarsan, yer yüzünden daha geniş, daha ferah bir
âleme çıkmış olursun. "Allah'ın yarattığı yeryüzü geniştir. Kulluk,
ibadet edilecek yerleri çoktur." demişlerdir ya, işte o geniş yer,
peygamberlerin gitmiş oldukları yerdir; mânâ âlemidir. O geniş sahada,
gönül daralmaz. Yaş ağacın dalı orada kurumaz."
Namaz Hakkında Uno014
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.yildizforum.yetkinforum.com
 
Namaz Hakkında
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
YıLdız Foruma HoşgeLdiniz :: İnanc Dünyası :: İslam_Nuru-
Buraya geçin: