o gece bende öldüm askım
o gece, yine her
zamanki kalabalık ve sıkıcı gecelerde oldugu gibi sıradan başlamıştı.
O
her zamankinden farklı olarak başka bir heyecan yaşıyordu bu
gecede.
Aslında neden bu gecede bulunduğunun bile bir mantıklı açıklaması
yoktu.
Bu gece diye bahsettigimiz şey aslında onun en sevdiginin yani ilk
ve sonsuz
aşkının düğün gecesiydi.
Gülmek istemiyordu ama
aglamakta istemiyordu aynı zamanda.
Tanıdık onlarca simaya boş gözlerle
sadece bakabiliyordu.
Ona '' sen benim bir tanemsin,sensiz yaşayamam''
diyen insan bu gecede
başkasıyla evleniyordu.
Kalbinde terk
edilmenin ve sokakta kalmış bir kedi gibi yalnız kalmanın
acısnı
yaşıyordu.
Lanet olası ''kara sevda'' dedikleri şey de bu
olsa gerekti.
Senin içim herşeyi yaparım diyen insanın düğün salonuna
girişini ve alkışlarla
kalabalıgı yararak müstakbel karısıyla salona
girişini karışık duygularla izledi.
''Aşk aptallık sanatıdır'' sözünü
dogrularcasına o ulaşılmaz aşkının düğün
salonuna girerken ki mutlu hali
onu da mutlu etmişti.
O muhteşem ve sıcak gülümseme işte karşısındaydı,o
her zaman ve heryerde
karşısına çıkan o muhteşem,onu hayata baglayan ve
karşı koyamadıgı.
''Ne de yakışıklı olmuş'' dedi içinden ve bir anda olsa
kendisini o beyaz
gelinligin içinde o çok sevdiginin yanında hayal
etti.
Sevdiğinin yanında olma hayali bile onu bir anda olsa cenneti
yaşatmıştı
Ama
bu hayal
dügüne gelenlerin çiftetellisiyle
bozuldu bir anda.
O taptıgı insan onunla göz göze bile gelmekten bile
kaçınıyordu ama
aşkı mutluydu ya o da muyluydu o an için.
Bu düğün
ölüm fermanıydı adı gibi biliyordu ama o yine de çölde susuz kalmış
bir
insan gibi uzun zamandır görmedigi aşkını izlemekle meşguldü o an
için.
Hala daha içinde bir ümit vardı her umutsuz aşıkta
olan.
Aşkı düğün salonundan onu kucaklıycak ve beraberce
sonsuza
kadar yaşıyacaklardı.
Ama
Bunların hepsinin hayal
oldugunu o da biliyordu.
Düğün artık bitmişti ve düğün salonu yavaş yavaş
boşalmaya başlamıştı,
O an zamanın bitmesini istemiyordu ümitsizce hatda
zaman dursun ve akmasın
istiyordu.
Bu düşündüklerinin hiçbirisi
olmadı ve gece bitdi.
O arabasına bindi ve arbasıyla sessizce evine doğru
yol almaya başladı dügünün
ardından,
Kafasında binbir soru vardı
ama onu şu ana kadar mutlu edebilen tek insan
olan olan ve ona ''birlikte
yaşlanıcaz aşkım'' diyen insanın evlenip
başkasıyla yaşlanacagı düşüncesi
onu kahrediyordu.
Bir hafta boyunca ona kimde ulaşamadı,
Onun
oturdugu apartmanda artık ceset kokusu vardı ve komşularıda
polise haber
vermişti.
Ailesi onu merak etmiyordu çünkü bu aşk için ailesini bile feda
etmişti
görüşmüyordu
onlarla bile ilişkisini
kesmişti.
Polisler eve girdiler ve onun cansız ve o haliyle bile güzel
cesediyle karşılaştılar.
Ağzı köpürmüştü ve yanında boş bir kutu uyku
ilacı vardı.İntihar etmişti ve polisler
intihar ettigi odadaki masanın
üstünde bulunan açılmamış bir zarfı merkeze
götürdüler.
Zarfın
üstünde''Sevilay okusun'' yazıyordu ve sevilayın cep telefonu.
Sevilay en
iyi arkadaşıydı ama onu bu aşk çıkmazından kurtarmaya çalışan
Sevilay'la
bile bu aşk yüzünden kavaga etmiş ve son 5 aydır onunla bile
konuşmuyordu artık.
Etrafında kimse kalmamıştı aslında hayalinde yaşadıgı
aşkından başka
son zamanlarında ama hayali bile yetiyordu ona son
anlarında bile.
Polisler Sevilay'a ulaştı,Sevilay'ın zarfın içindeki
yazıları okuduktan gözleri yaşardı
ve şu sözleri
mırıldandı
''Senden fazla seven olmamıştır''
Polis, Sevilay'ın
ağzından çıkan bu sözleri ona söyledigini sanarak
''Bir şey mi dediniz
hanfendi?'' dedi
''Yok polis bey yok bir şey'' diyebildi Sevilay
sadece.
Daha sonra mektubu tekrar okumaya başladı Sevilay,yılgın ve
gözyaşları
içinde
not ve mektup karışımı kağıtda şunlar
yazıyordu;
''Aşkım seni benden daha çok mutu edebilecegini bilsem
yaşardım ama
seni benden daha fazla kimse mutlu edemez,senin o sıcak
gülümsemenin
gözyaşlarına dönüşecegini görecegine ölmeyi tercih
ederim
ELVEDA AŞKIM ''
yazıyordu bu maktupla not karışımı
kağıtda.
Halbuki
bu not hiçbir zaman o sevdiginin
uğruna
öldüğünün eline bile ulaşmıycaktı
ama
belkide o aşkı aramıyordu
onda
hayatı arıyordu
ve aşkı bitince
hayatı elinden
alınınca
bütün renkleri solunca hayatın
ölmeyi tercih
etmişti.
''Aşk bir oyuncak değil
kumarların en
büyügüdür
ve
unutmayın
ortaya koydugunuz belki de aşk
ile
hayatınızdır''.....