İngiliz Edebiyatının en iyi şairlerinden Elizabeth
Barrett ve Robert Browning birbirlerine çok güzel mektuplar yazmışlardır.
Robert Browning, Elizabeth Barrett'i hiç görmemişti. yazılı eserleri
dışında birbirleri hakkında hiçbir fikre sahip değillerdi. Her ikiside
alanlarında başarılı olmuşlar ve birbirlerinin eserlerine saygı ve hayranlık
beslemişlerdi. Robert'ın 10 Ocak 1845 yılında Elizabeth'e yazdığı mektubunda bu
hayranlık katalizör görevi görmüştür:
Sevgili Bayan Barrett, şiirleriniz
beni cezbediyor. Bu mektubu sakın ola ki bir iltifat mektubu olarak ele almayın.
Sizin debanızın farkına yeni varığımı da düşünmeyin. Şiirlerinizi ilk defa
okuduğum geçen haftadan bu yana size neler yazabileceğimi düşünmekten başka bir
şey yapmadığımı itiraf etmeliyim. Şiirlerinizin üzerimde bıraktığı etkiyi, beni
ataletten kurtadıklarını belirterek ortaya koymak istiyorum.
Şiirden
anlayan biri olarak hata arayıp bulmam bile mümkün olmadı. Şiirleriniz adeta
benim bir parçam haline geldiler. Size kendimi ifade edebilmeme hislerimi açığa
çıkarmama yardımcı oluyorlar. Şiirlerinizi büyün kalbimle seviyorum.
Sizi de öyle.Elizabeth o günlerde otuz dokuz yaşındaymış ve sağlığı iyi
değilmiş Evden pek çıkmıyormuş. Hiçbir çocuğunun evlenmesine izin vermeyen
babasının boyunduruğunda yaşıyormuş. Babası karşı çıktığından gizlice
mektuplaşıyorlarmış.
Mektupları edebiyat açısından o kadar değerlidirki
iki kalın cilt günümüze kadar gelmiştir.Elizabeth, Sonnets From the Portuguese
(Portekiz'den Soneler) adlı eserlerinde ilk anından başlayarak bu söz flortünü
işler. Mutluluk, pişmanlık, güven ve sevgi gibi çeşitli insani duygulara
değinilmiştir. Elizabeth, en sonunda 1845 Mayısında Robert'ın ,onu ziyaret
etmesine izin verir. Haftada bir kez gizlice buluşurlar.
Eylülde
Elizabeth şöyle yazar: Bana hayal ettiğimden çok daha fazla şey hitap ediyorsun.
Zarar vermediğim, seni üzmediğim sürece sana ait olmak istiyorum.'' Bir
yıl kadar daha buluşurlar ve her gün, bazen günde iki kere mektuplaşırlar.
Roberth'ın ziyaretini gelmesini reddetme aşamasında mektuplaşma, buluşma ve
sevgili olma aşamasına gelmişlerdir.''Roberth ona, evlenmeleri ve İtalya'ya
taşınmaları konusunda çok baskı yapmıştır.Elizabeth, önce direnir ama sonra
kabul eder. Babasının evlenmelerinin karşı çıkacağını bildiğinden, 12 Eylül 1846
yılında gizlice evlenirler. Bir hafta sonra İtalya'ya yola çıkarlar Önce Pisa'ya
oradan Florence'a sonrada yaşayacakları yer olan Casa Guidi'ye
giderler.Elizabeth, babasını bir daha hiç görmedi. Babası da onu hiç affetmedi.
Babasına gönderdiği bütün mektuplar açılmadan geri geliyordu.
Yeryüzünde
bu ilişki olmasa bizler aşağıdaki sözcüklerin tadına varamayacak, bu
sözcüklerden yoksun kalacaktık :
Seni nasıl seviyorum?
Anlatmaya başlayayım mı?
Seni derinlikler ve yükseklikler kadar
seviyorum.
Ruhum duygularımın ulaşamadığı noktalar kadar ulaşıyor.
Varlığını ve zerafetini seviyorum.
Ben seni günlerin ötesinde
seviyorum .
Güneş ve mum ışığı kadar çok
Seni özgürce seviyorum
bir erkeğin hakkı olduğu gibi..
Seni safça seviyorum bu övülmeye
değmezmi?
Şehvetle seviyorum..
Eski üzüntülerim adına seviyorum
seni çok ruhumla
Kaybedebileceğim kadar seviyorum..
Bütün
azizler adına nefesimi tutarak seviyorum.....