" "Dünyadaki en büyük kıtlık, "Rağmen" türü sevginin yeterince olmayışıdır!..
EĞER SEVGİSİ ;
Eğer beni seversen seni severim, eğer güzelsen seni severim, eğer zenginsen, eğer, eğer, eğer.... Bu, şartlı bir sevgi türü. Düşünür buna göre şu örneği verir.
Japonya'da lise son sınıfa giden çok zeki bir çocuk çalışkanlığıyla babasının gururudur. Bu çocuk aynı zamanda sınav hazırlığı için dershaneye gider. Sınav günü gelip çattığında çocuk sınavı kazanamaz ve bunalım geçirir. Kafasını dinlemek üzere kaplıcalara gider. Dönüşte babasından beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. Babası, "neredeydin?" diye sorar.
Çocuk, "biliyorsun baba, sınavları kazanamadım ve bu yüzden çok bunalıma girdim. Kafamı dinlemek üzere tatile gittim" der. Baba, "sınavları kazanamadın birde utanmadan tatile mi gittin?" diye sinirlenir. Çocuk masumane bir edayla, "ama baba sende kendini iyi hissetmediğin zaman o kaplıcalara giderdin. Elimden geleni yaptım ama başaramadım ve bende kendimi iyi hissetmediğim için o kaplıcalara gittim." İşte bu sözler babayı tetikler ve eline hakim olamayarak oğluna şiddetli bir tokat atar.... Genç çocuk aynı gün intihar eder. Japonya'lı psikologlar genç çocuğun gururu yüzünden intihar ettiğini söyleseler de düşünür bunu kabul etmez. Düşünüre göre ; ne zamanki genç çocuk babasının kendisine olan sevgisinin çalışkanlığıyla bağlantılı olduğunu ve çalışkanlığı bittiği zaman sevginin de bittiğini fark etti, işte o zaman intihar etti. Düşünür bu sevgiyi çok tehlikeli bulmakta ve bunu asla tasvip etmemekte.
İkincisi;
ÇÜNKÜ SEVGİSİ ;
Seni seviyorum, çünkü güzelsin, çünkü beni seviyorsun, çünkü iyisin, çünkü, çünkü, çünkü,... Bu sevgi karşılıklıdır der düşünür. Düşünür bu sevgi türüne yine Japonya'da vuku bulmuş bir hadiseyi örnek verir. Japonya'da dünyalar güzeli genç bir kız çalıştığı işyerinde bir kazan patlar. Kazada genç kızın vücudu yanar. Genç kızın annesi, babası ve nişanlısı sadece ilk gün hastaneye giderler. Kızın nişanlısı bir hafta sonra nişan yüzüğünü atar. Artık bir hastane odasında yapa yalnız kalmıştır. Buna çok üzülen genç kız bir ay sonra ölür. Doktorları genç kızın ölecek kadar ağır hasta olmadığını söyler. Düşünür ise genç kız ne zamanki kendisine olan sevginin güzelliğine endeksli olduğunu ve bu güzelliğin gidince sevginin bittiğini anladığında üzüntüsünden öldüğünü söyler. Yani bir anlamda kahrından ölür... Düşünür, bu sevginin her ne kadar E?ER sevgisine benzese de aslında daha tehlikeli olduğunu söyler.
Üçüncüsü ise;
HER ŞEYE RAĞMEN SEVGİSİ...
Seni hırsızlığına rağmen seviyorum. Kötü geçmişine, BENİ SEVMEMENE, çirkinliğine, yalan söylemene, katilliğine, HERŞEYİNE RAĞMEN SENİ SEVİYORUUUUUUM... İŞTE... GERÇEK AŞK, İŞTE... GERÇEK SEVGİ BU.... Düşünür buna örnek olarak da, hemen hemen hepimizin bildiği eski bir masal güzelini anlatır. güzelliği ve aşkıyla bir tarih, günümüze kadar gelen ve filmlere konu olan SİNDRELLA...Sindrella, güzeller güzeli olmasına rağmen kamburluğuna, kısa boyluluğuna, fakirliğine, çirkinliğine, gözlerinin şaşı olmasına RA?MEN SEVER... Düşünür, "İŞTE SEVGİ BUDUR" der. Düşünüre göre günümüz dünyasındaki insanların en az gıda kadar ihtiyacı olan SEVGİ bu. Bu sevgi olsa boşanmalar az olacak. İnsanlar daha az problem yaşayacak.
İşin tek kötü tarafı bu sevgiye verebildiği tek örnek bir masal kahramanı olan "Sindirella".
“Seni Her Şeye Rağmen Seviyorum..”