RapunZeL Süper Moderotor
Mesaj Sayısı : 896 Yaş : 33 Nerden : İstanbuL Lakap : *Tavsan Disli* Kayıt tarihi : 02/09/08
| Konu: Bu kasabada ölmek yasak! Salı Eyl. 02, 2008 9:29 pm | |
| Bu kasabada ölmek yasak!
78. paralel üzerindeki Longyarbyön kasabasında bulunan küçük mezarlık bundan 70 yıl önce yeni cenaze kabul etmeyi durdurmuş. Çünkü kasabada cesetlerin, soğuk nedeniyle hiç bir şekilde bozulmadığını keşfetmişler.
Bilim adamlarının yakınlarda 70 yıl önce ölüp buraya gömülmüş bir ceset üzerinde yaptıkları incelemelerde 1917'de çıkan bir salgınla kasaba halkının önemli bir kısmının ölümüne yol açan grip virüsünü capcanlı tespit etmişler.
Norveç'in kuzey sahili ile Kuzey Kutbu arasındaki Svalbard takımadalarından birinin üzerinde yer alan
Kasabada yaklaşık 1500 kişi yaşıyor.
Kristin Grotting, psikoterapist.
Buraya 12 yıl önce yerleşmiş.Açık renk cildi yazları sürekli gökyüzünde parlayan güneşin etkisiyle kızarmış.
Kutup bölgesinde, Mart ile Ekim arası uzun bir tek gün gibi.Güneş hiç batmıyor. Ama hiç bir zaman da pek ısıtmıyor.
Longyarbyön körfezine bakıyoruz beraber. Açıklıyor, eskiden sürekli buz olan bu körfez, artık kış ortasında bile donmuyor.
Çevresindeki buzullar da giderek eriyip küçülüyor.Çok değil on yıl kadar önce, kar motosikletleriyle gezdiklerini anlatıyor körfezin üzerinde.
Şimdi bu mümkün olmuyormuş.Küresel ısınma Kristin Grotting'i kaygılandıran tek konu değil. Emekli olduğunda ne yapacağını düşünüyor.
Çünkü bu kasabada yaşlılar ve bakıma muhtaç insanlar için hiç bir olanak yokmuş.Yaşlılar için huzurevi yok ama anaokulu var Longyarbyön kasabasının.Kışları aylar süren karanlık gece boyunca çocuklar yaptıkları kocaman ve sapsarı güneş resimleri ve kabartmalarını asıyorlar pencerelere.Çocukların bazıları psikoterapi kliniğine geliyor. Kristin sürekli kalın kış giysileri içinde dolaşmaktan çocukların kollarını bacaklarını özgürce hareket ettirmeyi öğrenemediklerini anlatıyor.
Anaokulunun bahçe duvarı dışında ise çocukları çok daha büyük tehlikeler bekliyor. Öğretmenler bu yüzden sürekli ***** taşıyorlar. Çünkü Longyarbyön 1500 insanın yanı sıra, kutup ayılarının da memleketi.Üniversite birinci sınıfa başlayan her öğrenci, ilk öğretim gününde, kutup ayısının nasıl vurulup öldürüleceğini öğreniyor. İlk tavsiye, "Hayvanın başını vurmak zordur, göğsüne nişan al". "Eğer ayıyla karşılaştığında silahın yoksa dikkatini dağıtmak için eldivenlerini çıkarıp uzak bir yere at, belki dikkatini dağıtabilirsin". "eğer ağzını şapırdatır gibi sesler çıkartıyorsa öldürmeye hazırlanıyor demektir. O zaman, ayıya, Longyarbyön'de ölmenin yasak olduğunu hatırlatmayı dene, bakarsın hukuka saygısı vardır".
Şaka bir yana, Longyarbyön'de bu tehlikeli hayvanları meşru savunma dışında öldürmek kesinlikle yasak. O durumda bile olayı Svalbard valisine bildirmek gerekiyor.
Ziyaretine gittiğim, vali Per Sefland'ın ofisinde içi doldurulmuş koca bir kutup ayısı var. "Vallahi ben vurmadım" diyor.
Vali tam tersine, başkent Oslo'da avukatlık yaparken, sırf doğal hayata düşkünlüğü nedeniyle buraya tayinini istemiş. Sefland'la birlikte kasabanın kızaklarını çeken huski köpeklerini görmeye gidiyoruz. Çalışmadıkları zamanlarda, köpekler körfeze bakan bir merkezde büyük kafesler içinde yaşıyor ve balıkçıların getirdiği fok etleriyle besleniyorlar. Huskilerin kampının hemen yakınına kutup ördekleri yerleşmiş. Köpeklerin sesinden ürken kutup tilkileri burada onları rahatsız edip yumurtalarını ve yavrularını çalamıyormuş. | |
|