Bir tarihte, Maçka'nın kuraklıktan kavrulduğu günlerde Haçklı Baba'ya:
-Ortalık çok kurudu Hocam. Her taraf kuraklıktan kavruluyor. Bir dua buyursanız da, yağmur yağsa. bu zahmet geçse, rahmet gelse... demişler.
Zorda kolay, zahmette rahmet sağma halinin velisi olan Haçkalı Baba, hemen oracıktabir dükkana girerek ve külekteki öbekli tereyağına elini sürerek:
-Yağ yağ .... Halis yağ, yiğin yağ ... Yağdur, yağdur ... der demez, az sonra, çatır çatır şimşek çakmaya ve hemen ardından şarıl şarıl yağmur yağmaya başlamış.
Sonra, kuraklıktan kavrulan yerler bu sefer de çok yoğun, çok yiğin yağan yağmurda zorlanmaya başlayınca, Haçkalı Baba, ortalığa bir miktar kuru ceviz ve fındık saçarak:
-Yağmadur, yağmadur. Alan alsın. Yağmadur., demiş ve bir müddet sonra yağmur dinmiş.
Bu menkibedeki "yağdur" ve yağmadur kelimelerinin iki türlü anlamı vardır.
Yağdur: 1) Yağ, terayağı 2) Yağdır, yağmur yağdır anlamında Hakka niyaz.
Yağmadur: 1) Kapışılması gereken şeyler, ganimet 2) Yağan yağmura, yağma dur diye hitab etmek.