Emre’ye göre her şey çok güzel gidiyordu. 2 ay
olmuştu Azra ile ilişkileri. Azra için de her şey yolundaydı. Azra ile Emre
İnternette tanışmışlardı. Herkesin “Bu ilişki yürümez” sözlerini hiç dikkate
almadan 2 ayı bitirmişlerdi. Bildiklerini yaptılar ve çok da mutlu oldular. Emre
Türkiye’de Azra Bulgaristan’da yaşıyordu.
Emre sevgilisinin Türkiye’ye
gelme ümidiyle yaşıyordu. Nasıl olsa gelecek deyip günleri tüketiyordu. Emre
kıskanç biriydi. Azra da genellikle kıskanır ama sevgilisine güveni sonsuzdu.
Aslında içten içe kıskanılmak isterdi Azra. İnsanoğlu için genellik hoşa gider
kıskanılmak. Emre üniversitede okuyor, Azra ise Bulgaristan’da dans hocalığı
yapıyordu. Biri internete gireceği zaman mesaj gönderip buluşurlardı. Yine bir
gün muhabbet ederlerken Azra 2 gün internete giremeyeceğini söyledi. Neden
olarak da arkadaşlarıyla birlikte dağ evine gideceklerini Emre’ye açıkladı. Emre
sevdiğini iki gün göremeyeceği için bu duruma üzüldü.
Üzüldü üzülmesine
ama belli etmedi. Ama Emre kıskançtı “Kim kim gidiyorsunuz” dedi.
“Arkadaşlarımla” dedi Azra “Hem kuzenim de gelecek Yeliz”. Emre Yeliz’i Azradan
önce tanımıştı araları çok iyiydi. Yeliz’in olması Emre’nin az da olsa yüreğine
su sermişti. Ne yani Azra’ya güveni yok muydu? Hayır tabiki vardı. Emre fark
etmeden “Bak bu arkadaşlık aşka dönüşmesin, ne de olsa iki gün aynı evde
kalacaksınız?” dedi. “Saçmalama normal arkdaşlarım onlar, asla öyle bir şey
olmaz” dedi öfkeyle karışık Azra. Bu yanıt Emre’yi biraz rahatlatmıştı. Ertesi
gün Azra’nın yokluğunda Emre internete girmedi. Kitap okumaya çalıştıysa da
sevgilsi aklından çıkmadı. Her kelimesinde sevdiğinin resmi belirdi. Bir gün de
özlemişti onu. Vakit çok nazlıydı bugün.
Telefonu çaldı arkadaşlarının
dolaşma teklifini kabul etti. Hem böylece zaman da geçerdi. Ertesi gün Emre’nin
sevgilisine olan özlemi daha da arttı. Artık bir şeyin farkına varmıştı Azra’yı
çok seviyordu. Emre bu günü de sevgilisi ara ara aklına gelse de arkadaşlarıyla
geçirdi.
Emre yatağına uzandığında “Acaba” dedi. “Acaba ben de benim onu
özlediğim kadar özleniyor muyum?” Zor bir soruydu kendisi de kabul etti. Nihayet
sabah olmuştu. Emre her sabah yaptığı meşhur –Azranın her zaman söylediği-
kahvaltısını yapmadan internete girdi. Azra’ya kavuşabilecek olmanın ateşiyle
yanıyordu. Evet evet Azra da interetteydi. “Merhaba canım” dedi Emre
heycanlıydı. “Selam canım” diye karşılık verdi Azra. Emre, “Seni o kadar özledim
ki iki gün geçmek bilmediği. Yokluğunda öğrendim varlığının kıymetini (Bu sözü
kendisi de beğendi.) dedi sonra. “Bende canım” dedi Azra.
“Sanki uzun
bir süredir konuşmuyoruz gibi hissediyorum kendimi” diye devam ettirdi
sözlerini. Bu söz içten içe hoşuna gitmişti Emre’nin. “Nasıl geçti?” diye sordu
Emre. “Çok güzel geçti” diye cevap aldı. “Sen neler yaptın?” diye sordu Azra.
“Seni özlemekten başka bir şey yapmadım” diye cevap aldı. “Annemle çok büyük
kavga ettim” dedi tekrar Azra. “Bıktım artık bir gün kaçacam bu evden her şeye
karışıyorlar para da vermeyeceklermiş” diye devam etti. Emre Azra’nın bu
yorumuna kızdı evden kaçma gibi bir cahilliği asla yapmaması gerektiğini,
annesinin bir şeye canın sıkkın olabileceğini söylese de Azra pek oralı olmadı.
“Canım bir şey konuşmamız gerek dedi Azra.” Emre’ye heycan bastı.
Emre’nin ateşi yükselirken Azra devam etti. “Bak canım sana yalan söyleyecek
değilim. Dağ evinde bir arkadaş benden hoşlandığını söyledi. Ben de şaşırıdm
arkadaş olduğumuzu söyledim. Israr edince de düşünmem gerektiğini belirttim.”
Kelimeler Emre’nin beyninde zincirleme kaza yapmışçasına vuruyordu. Emre’nin
kafası fren iziyle doldu. Çok sinirlendi Emre yazmaya çalıştı ama ellerinin
titremesinde harfleri tutturamadı.
Yazmadığı her saniye Azra’nın
yazdıklarını tekrar okuyarak geçiyordu bu onu daha da deli ediyordu. Daha baştan
biliyormuş da ondan uyarmış gibiydi. İnanılır gibi değildi. Delicesine
sevilirken bu yapılamazdı. “Hayır olmaz” diye geçirdi içinden Ama kelimeler
gözüne girecek şekilde duruyordu. Bişeyler yazmalıydı parmakları hafif hafif
klavye üzerinde hareketlendi. “Yazık!” dedi. “Yine aşkın b.ktan kısmı bana
kalan. Farklı zamanda farklı duygular sırasında geldiğin için farklı sanmıştım
seni. (bu söz de güzeldi ama bir yere kaydetmenin zamanı değildi.) Ben seni çok
sevmiştim. Sen de diğerleri gibi yalanmışsın. Artık yapabilecek bişeyim yok. Tüm
yaşanılmışlar için teşekkür ederim mutluluklar… Ama ben seni gerçekten çok
sevdim…” deyip hızlıca laptobunun kapağını kapattı. Kan beynine sıçramış gibydi
bir süre kıpırdamadı öylece baktı. Arkadaşlarına da hiç bişey anlatamazdı artık
bıkmışlardı ayrılıklarından. Bu 4. terkediliş olmakla beraber, 3 tane de ihanete
uğramıştı. Azra’yla beraber olmaya başladığından itibaren geçmişi az da olsa
unutmuştu.
Emre’nin sorunları vardı bunlar iyice kendini belli ediyordu.
Eski Emre yoktu. Her şeye sinirlenen bağıran çağıran bir Emre vardı. 5 gün
girmedi internete. Psikologuna daha sık gider oldu. Ailesinin neler olduğu
konusunda sıkıştırmaları nafileydi. 1 aya yakın geçen zamanla internetle
ilişkisini kesmişti. Üniversitede gruplara takılıyordu. Bağımlılık hap yapan
ilaçlar kullanmaya başladı. Üniversitede yaptıkları bir kavgada kolu kırıldı.
Emre bu 1 ay da hiç eve uğramaz oldu. Parasız kalıp da cep telefonunu sattığı
için ailesi ulaşamıyordu. Zaten ulaşsa da pek bir şey değişmez gibiydi. Bir
zamanlar en sevmediği müzik türü olan metal müzik de dinlemeye başladı. Emre
kendini tanımıyor, tanımak için uğraşmıyordu. 2 ay hiç internete girmedi.
Azra’yı unutmuş hissediyordu. Hani, …
Bu arkadaşlık aşka dönüşmesin
sonra değip de bunun “imkansızlık” şeklinde cevap veren Azra’yı… Sözünde
durmayan insanı. Unutmuştu onu. 2 ayın sonunda uyuşturucu haplara olan
bagımlılığı iyice arttı. Her gün bir yerde kalıyordu. Ne evi belli ne yatağı.
Bir gece de Mustafa’nın evinde kaldı. Beyni uyuşuk Mustafa internet başında
şuusuzca bakmaktan vazgeçip yatağına gittiğinde, Emre 2.5 ay sonra ilk defa
internetle karşı karşıya kalıyordu. Saat 3.47’de maillerini kontrol etmek
istedi.
Mailinde 11 tane yeni mail vardı. Hepsi Azra’dan gelmişti. Emre
ilk gelen maile tıkladı o an soğuk soğuk terledi. Beyaz sayfa ekranla birlikte
Emre’nin yüzünü de aydınlattı:
“Canım annem çok moralimi bozmuştu Ben de
biraz seni kızdırmak istedim hepsi şakaydı. sanırım berbat oldu affet beni
offfffff.”
Emre öylece kalakaldı. Terkedildiği an gözlerinin önüne geldi.
Her şey çok garipti. “Aşklar” dedi “Çok garip… Başlayıp ve bitişler çok garip…
İnsanlar çok garip… Azra çok garip…”
Emre diğer mailleri okumaya cesaret
edemedi…