Leman Sam ve Özcan Deniz, üç yıl aradan sonra ikinci kez aynı sahneyi
paylaşacak.
11 Ağustos akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava
Sahnesi'nde konser verecek olan ikili, heyecandan mide ağrısı çekmeye
başladıklarını söyledi.
Sam konser için "Daha önce tecrübe ettik, birbirimize
güveniyoruz, ama ben yine de heyecanlanmaya başladım. Karnıma ağrılar giriyor"
derken, Deniz'in yorumu ise şöyle oldu: "Leman Sam'ın 'Gönül' şarkısı, hayatımın
15 yılına damgasını vurdu. Sevdiklerinden ayrılmış insanlar onun şarkılarıyla
yatıp kalktı. Şimdi o şarkıların sahibiyle yan yanayım, bundan özeli var mı?"
Leman Sam ve Özcan Deniz, üç yıl aradan sonra ikinci kez aynı sahneyi
paylaşacak. 11 Ağustos akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde konser
verecek olan ikili ile prova hengamesinin ortasında görüştük. Konser günü
yaklaştıkça heyecandan midelerine ağrılar girdiğini söyleyen Sam ve Deniz’le
müzikten özel hayata uzanan keyifli bir söyleşi yaptık.
Leman Hanım,
öncelikle sormak istiyorum. Neden eşarplısınız?
- Leman Sam: Hindistan
cevizi yağı sürdüm bakım için, o yüzden... Bu arada saçlarıma hálá kına
yakıyorum, bilginize... Çünkü inanmayanlar var.
- Özcan Deniz: Kına
saçınızı yakmıyor mu?
- Leman Sam: Aslında kına saçı kurutur ve döker.
Saçın kurumasını önlemek için muhakkak içine yumurta sarısı, susam yağı,
Hindistan cevizi yağı ya da asitsiz zeytinyağı katmak gerek. Bu saçın kurumasını
önler. Bunu haftada bir herkesin yapması gerek hatta...
- Özcan Deniz: Ne
zamandır kına yakıyorsun saçına?
- Leman Sam: 25 yıldır. Ayrıca fön
makinesi çok zararlıdır. Bırakın fön çekmeyi, saçınızı fönle kurutmayın
bile.
Neyse, birlikte vereceğiniz konsere dönelim biz. Yeniden aynı
sahneyi paylaşacağınız için heyecanlı mısınız?
- Leman Sam: Evet, daha
önce tecrübe ettik, çok güzeldi. Birbirimize güveniyoruz, ama ben yine de
heyecanlanmaya başladım. Karnıma ağrılar giriyor.
- Özcan Deniz: Benim
için çok özel bir durum. Mesela onun "Gönül" şarkısı, hayatımın 15 yılına
damgasını vurdu.
- Leman Sam: Bak bana tarihi eser muamelesi yapıyor.
Şaka tabii... 15 yılı geçmiştir bile parça...
- Özcan Deniz: "Kıyamam"
şarkısı tüylerimi diken diken yapıyor, tapıyorum. "Rüzgar" çok güzel...
Sevdiklerinden ayrılmış insanlar yıllarca bu şarkılarla yatıp kalktı. Şimdi o
şarkıların sahibiyle yan yana sahnedeyim, bundan özeli var mı? Ayrıca şunu da
söyleyeyim, çok güzel bir repertuvar hazırladık. Kendi şarkılarımız, türküler,
etnik eserler... Zaten bilindiği gibi Leman Sam pek çok dilde şarkı
söylüyor.
19 dilde söylüyordunuz, değil mi?
- Leman Sam: Evet, son
bıraktığım 19 dildi.
- Özcan Deniz: İşte o farklı dillerdeki şarkılara
ben de eşlik edeceğim. Çünkü benim de "Kültür Köprüleri" diye bir projem vardı, sahnede Ermenice,
Kürtçe, Lazca, Rumca şarkılar söylüyordum.
Siz enstrüman çalıyor
musunuz?
- Leman Sam: Ben hep yarım bıraktım. Piyano çalışıyordum, piyano
hocam "Ya bulaşık ya piyano" dedi. Ben kızları büyütmek zorundaydım, bulaşığı
tercih ettim!
- Özcan Deniz: Ben bağlama, perküsyon ve piyano
çalıyorum.
Leman Hanım, "Minör ruhluyum" diye bir sözünüz var. Ne demek
bu?
- Leman Sam: Ben şarkıda hüznü severim, şarkılarımda da sesimde de bu
var. Elektronik müzik sevmememin nedeni de bu. Minör şarkılar daha hüzünlüdür.
Beste yaparken hep elim minöre gider.
Hüzünlü bir kadın
mısınız?
- Leman Sam: İçimde her şey var. Serserilik var, hüzün var, neşe
var...
- Özcan Deniz: Vallahi dün provaya dansçısının motorunun üzerinde
geldi, şaşırdım bir an. Utandım kendimden.
- Leman Sam: Evet ama ben
kullanamam mesela, trafik beni korkutuyor burada.
İstediğiniz kadar
kendinizi koruyun, insanın başına her an her yerde talihsiz bir şey gelebiliyor.
Özcan Bey’in yaşadığı durum mesela...
- Leman Sam: O günü hiç
unutmuyorum, çok korkmuştum. Bursa’dan dönüyordum ve yanımdaki organizatör
arkadaşa telefon açtılar. Kurşun bacakta şah damarına yakın bir yere gelmiş.
Genç oluşuna dua et Özcan, çabuk toparladın. Bu ülkede bireysel silahlanma bu
kadar boş bırakılıyorsa, her önüne gelen ***** alıyorsa, hiçbirimiz güvende
değiliz işte. Bu hepimizin başına gelebilir... Ben konserde öyle bir laf
söylerim ki adam çıkarır silahını vurur.
- Özcan Deniz: Evet, doğru. Tam
atardamarların olduğu nokta... Bu kafaya sıkmakla eşdeğer. İşte silahın önüne
geçemiyorlar, çünkü büyük pazar ve büyük para.
Siz hiç böyle korkular
yaşadınız mı, tehdit aldınız mı Leman Hanım?
- Leman Sam: Ben genel
olarak biraz eylemci ve anarşist bir ruha sahip olduğum için sıkça tehdit
alırım. Telefon açıp ezan dinletirler, İstiklal Marşı dinletirler, küfür
ederler. Özcan’ın yaşadığı gibi olmadı ama bir kere konser alanına giderken bir
kadın yukardan aşağı sarkıp saçımı çekip kesti ve "Başardım, aldım" diye çığlık
attı. Günlerce başım ağrıdı. Genelde daha çok kızlar erkeklere yapar bu tip
şeyleri diye biliyordum.
- Özcan Deniz: Erkeklere erkekler de
yapıyorlar. Kadınlar kadar erkekler de çullanıyorlar sahneye, kulise, bize...
Rahatça girip çıkamıyoruz konser alanına, ezilme tehlikesi atlatıyoruz.
Diyarbakır’da elbisem lime lime olmuştu mesela...
- Leman Sam: Mülkiyet
durumu işte. Bir kere şöhrete tapınma meselesi var bundan hiç hoşlanmıyorum ben.
Ben işimi yapıyorum, siz öyle, onlar da öyle. Belki fark sizi beşyüz kişi
tanıyorsa bizi bin kişi tanıyor. Herkesin elinde cep telefonu var ve onların
hayatlarının içindesiniz. Hayatınızda görmediğiniz bir adam sarılıyor fotoğraf
çektiriyor. Edep kalmamış. Televizyonda gördüğü herkesi arkadaşı gibi görüp
davranıyor, buna hak buluyor. Bu televizyonların suçu bence.
Burnun büyük
olmayacak buna katılıyorum ama bu aşırılık davranışlardaki biraz ayıp geliyor
bana. Ortasını bulmamak gibi sorunumuz var.
- Özcan Deniz: Sizi on kez
televizyonda görüp dışarda görünce sizin de onu tanıdığınızı sanıyor.
Tanımayınca bozuluyor. Ben samimi davranmasından şikayetçi değilim. Ama mesela
sabahın altısı konser vermişsin bir şehirde havaalanındasın uçağı kaçırmamak
için uyumamışsın, başka bir yere gideceksin ve belki hiç uykusuz o gece orada
yine konser vereceksin, tek dileğin uyumak. Bir adam ya da kadın geliyor sürekli
aktivite bekliyor, niye gülmüyorsunuz, niye poz vermek için ayağa
kalkmıyorsunuz, şapkanızı, gözlüğünüzü çıkartın diyorlar. Rahatsızlıktan öte
yorucu oluyor tüm bunlar bizim için.
LEMAN SAM: İLK AŞKIM NAMIK ERDOĞAN
İLK ERGENEKON KURBANLARINDAN
Yılmaz Edoğan’ın suikaste kurban giden
amcasının nişanlısıymışsınız. Bu haber çıktı ama o aşkı bir de sizden
dinleyelim.
- Evet, öyleydi. Tam nişanlı değildik ama ona yakın bir durum
vardı. 13 yaşına yeni girmiştim. Namık Erdoğan benden 4 yaş büyüktü. Oralarda
genç sözlenilirdi. Benim ailem İstanbullu olduğu için buna karşı çıktı. Beni
istemeye gelmişlerdi, ama ailem vermedi. "Bizim kızımız daha okuyacak" dediler.
Sürahi Hanım da "Bu da okuyacak, ikisi birlikte okusunlar" dedi.
Ve bir
suikast sonucu öldürülmüş...
- Ergenekon’un ilk öldürdüğü insanlardan
biridir o. Sağlık Bakanlığı’nda müfettişti. Biz yıllar sonra tekrar karşılaştık.
İkimizin de çocukları olmuştu tabii. Film gibi şeyler yaşadık. Ve bana "Bu
yolsuzluğu ortaya çıkaracağım" dedi. Çok namuslu bir insandı, hiç öyle birini
tanımamıştım. Mükemmele yakındı. "Böyle şeylere bulaşma! Türkiye öyle bir yer
değil" dedim. Ama bana "Devlet için çalışıyorsam, bunu ortaya çıkaracağım" dedi
ve vurdular işte. Çok üzüldüm. Sonra bir gün şarkı söylerken kızı Begüm geldi,
çok kötü oldum. Çok tatlı bir kızı var, arada konuşuyoruz onunla...
İlk
aşkınız mıydı?
- Evet, ama çok acı...
ÖZCAN DENİZ: ÇOCUKLUĞUMDAKİ
MASUMİYETİMİ ARAR OLDUM
Özcan Bey, siz masumiyetinizi kaybettiniz
mi?
- Belli yaşa kadar yaşadığınız karmaşalar, çocuksuluğunuzu götürüyor.
Biraz sert durmak istiyorsunuz çünkü bu karmaşada... Daha sonra yorulma başlıyor
ve boşveriyorsunuz. Tekrar başa dönüp çocuk olmak istiyorsunuz.
Başa
döndünüz mü siz de? Başladı mı çocuk olma özlemleri?
- Evet. Artık öyle
bir noktaya geliyorsun ki hiçbir şeyin içindeki çocuğa zarar vermesini
istemiyorsun. Yapmak istediğin, mutlu olduğun ve çevreni mutlu edeceğin her şey
olsun istiyorsun. Ayma ve her şeyi kabul etme dönemindeyim...
Aşkın
çocukluğunuzu tekrar kazanmak istemenizle bir ilgisi olabilir mi?
- Tabii
ki, olmaz olur mu? Herkesin hayatında böyledir. Bu değişimler insanın kimyasını
değiştirir. Sonuçta hayatımızdaki her şey vücudumuzdaki kimyasal dengelerle
ilgili.